Kültürel Genetik™ Araştırmaları Düşünce ve Teşhis Platformu | |
Türkiye'yi Her Yönüyle Hedef Alan Gizli Bir İstilanın Derin Antolojisi ve Binlerce Yıllık Şifreleri |
|
Home I Sözlük I Deşifre I Komplo I Panzehir I Video I Söyleşiler I Bültenler I Konferanslar I Çete Raporları I Haberler I Raporlar I Üyelik |
|
AKİT GAZETESİ 'nden
Sayın Osman YİĞİT
'in 23.11.2012
tarihinde
Kültürel Genetik Araştırmaları™ Düşünce ve Teşhis Platformu Onursal Başkanı Sayın Deniz Şar ile yaptığı OLAY RÖPÖRTAJ : " İSTANBUL'da GİZLİ BİR İSRAİL VAR "
AKİT
GAZETESİ 'nden Sayın Osman
YİĞİT 'in
23.11.2012
tarihinde
Kültürel Genetik Araştırmaları Düşünce ve Teşhis
Platformu Onursal Başkanı |
|
İstanbul Gizli Yahudi Parlementosu Haham Başı'nın Örtülü Savaş Tavsiyeleri 1492 yılında, İspanya Başhahamı Chemor, merkezi İstanbul’da gizli ve görünmez olarak bulunan Grand Sanhedrin’e, yani Gizli Yahudi Parlementosu’na, bir İspanyol kanununun kovulma tehdidi altındayken, tavsiye istemek üzere bir mektup yazdı. Aldığı cevap şöyleydi: “Musa’nın yolundaki aziz kardeşim, katlanmak zorunda kaldığın talihsizlikleri ve endişelerini aktardığın mektubunu aldık. Bu duyduklarımızın acısı içimize işledi. Büyük Baba ve Hahamın tavsiyeleri şunlar:
1. İspanya Kralının (Ferdinand) seni
Hıristiyan olmaya mecbur
ettiğini yazdığına gelince,
onun istediğini yap, aksi takdirde daha
sonra istesen de yapamazsın. Bu tarihi döküman, İstanbul’un fethinden yanlızca 39 yıl kadar sonra İstanbul’da gizli ve görünmez olarak bulunan Grand Sanhedrin, yani Gizli Yahudi Parlementosu başkanı da olan İstanbul Yahudileri Prensi’nin İspanya Baş Hahamı’nın bir mektubuna cevaben kaleme aldığı anlaşılan son derece ilginç gizli savaş ve yok ediş tavsiyelerini içermektedir. Fatih Sultan Mehmet'in Fethettiği İstanbul'da Gizli Yahudi Parlamentosu ve Gizli İstanbul Yahudi Prensiliği Şimdi, 1492 yılında, yani İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethinden yanlızca 39 sene sonra Gizli Yahudi Parlamentosu Başkanı ve İstanbul Yahudileri Prensi ünvanlarını taşıyan bir Yahudi tarafından İstanbul Başhahamı’nın tavsiyelerine uyarak kaleme alınmış olduğu anlaşılan bu son derece küstah, ama bir o kadar da kendinden emin tarihi dökümanın, eşine az rastlanan bir kapsam, süreç ve derinliği öngörerek konsipe edilmiş, tasarlanmış, sivil hayat dahili ve sivil hayat uygulamalı, barış takiyyeli bir kamuflaj altında ikame edilen, son derece gelişkin savaş stratejemleri içerdiği görülüyor. Söz konusu döküman, tarihte eşine az rastlanır derecede gelişkin ve kamufle savaş stratejemleri içeren bir kılavuz niteliği taşıyor. Machiavelli ile çağdaş ve çok büyük bir ihtimalle de soydaş olan bu İstanbul Gizli Yahudi Parlamentosu Başkanı ve İstanbul Yahudileri Prensi sıfatlı şahsın barış takiyyeli savaş kılavuzu, Realpolitik ’in yer yer ve de çok abartılı olarak kurucusu olarak kabul edilen Machiavelli’nin dahi kanını dondurabilecek hile ve desisede görülebilecek kin ve saldırganlıkta ifadeler içeriyor. Yukarıda tanıttığımız, tavsiye görünümlü ve örtülü bu millenial gizli savaş kılavuzunun kaleme alındığı 1492 tarihi, aynı zamanda, İspanya’daki en dindar Yahudi’lerin önemli bir bölümünün Osmanlı İmparatorluğu topraklarına yaptığı ve yapmaya başladığı göçü belirler. Millenial Gizli Savaş Kılavuzu ve Örtülü Exodus Bir çeşit örtülü ve yeni exodusun en aleni ve en resmiyet kazanmış hali olarak telakki edebileceğimiz bu zaman dilimi, Yahudi’lerin, Romalılar tarafından ülkelerinden sürüldüğü tarihten itibaren uyguladıkları, dünyanın dört köşesine ve dünyanın dört köşesinde nüfus edebildikleri her birime dağılma stratejeminin ve o ana stratejem bünyesinde vücut bulan muhtelif stratejilerin, artık yavaş yavaş tersine döndürüldüğü ve Siyon Dağı üzerindeki eski Süleyman Tapınağı, dolayısıyla da Jerusalem’e daha yakın radiuslardaki coğrafyalara yeniden dönüşün başladığı, kendi muharrif inanışları gereği ilahi kaynaklı olduğuna kanaat getirdikleri yeni bir örtülü göç ve devinim sürecine işaret eder. İşte, Osmanlı İmparatorluğu’nun yeni feth edilmiş başkenti konumundaki İstanbul ve etrafındaki Bursa, Edirne gibi iller ve çevresi olduğu kadar, Ege kıyılarındaki İzmir, Selanik gibi iller ve çevresi ve Akdeniz kıyılarındaki Adana, İskenderun gibi sair eski yerleşim birimleri ve çevresi ve Karadeniz kıyılarındaki Trabzon, Samsun, Zonguldak, Amasra, Bartın gibi yerleşim merkezleri ve çevresi ve Ege Denizi’ndeki belli başlı tüm adalar ve Şam, Halep, Beyrut, Kudüs, Kahire, Alexandria, Trablusgarp, Tunus gibi eski yerleşim birimleri ve çevreleri daha önce de oralarda örtülü olarak var olduğunu anladığımız Yahudi nüfusuna ek olarak, biraz önce sözünü ettiğimiz bu örtülü ve yeni exodusun yavaş yavaş değişik renk ve derecelerdeki yeni hedefleri haline geldiler. İşte, buraların zaman içinde örgütlenip, atomize edilerek, isyanlarla Osmanlı idaresinden çıkmasında lokomotif görevi gören bu komplocu hain güruhudur. Bünye İçerisinden Yok Etmeye Yönelik Tahta Kurdu Zihniyeti Şimdi, yukarıda zikredilen örtülü, hatta gizli savaş stratejem ve incilerinden de görüldüğü gibi, Yahudiler’e baskı uygulayan Hıristiyanlar’ın, onlardan olduğu izlenimini veren Yahudiler tarafından, jenerasyonlar boyu akıp giden zaman içerisinde, yüzlerce, hatta belki de binlerce yıl içerisinde sinsice yok edilebileceği olgusunu içeren zihinsel yapı ve zihinsel topolojiyi oluşturan Kültür GenleriTM, zaman içinde Hıristiyanlık ve Hırıstiyanlar yerine, daha sonraki dönemlerde, Müslümanlar’a, İslam’a ve Türklüğe karşı tezahür eden bir tehdit ve örtülü yok edişe dönüşmüştür. Yani bu adamlar, bu necis ve insanlık dışı öğretinin mensupları şu anda Türk ve Müslüman isimleri de almış olarak ve hatta bu Cumhuriyetin de kimlik kartlarını taşıyarak aramızda yaşamakta ve başka bir sinsi yok edişi örgütleyerek ifa etmektedirler. Keza, yukarıda zikredilen örtülü, hatta gizli savaş stratejem ve incilerinden de görüldüğü gibi, Yahudiler’e baskı uygulayan Hıristiyanlar’ın, onlardan olduğu izlenimini veren Yahudiler tarafından, jenerasyonlar boyu akıp giden zaman içerisinde, yüzlerce, hatta belki de binlerce yıl içerisinde sinsice yok edilebileceği ve bununla da kendilerine uy-gulanan baskı ve zulümün intikamının alınabileceği olgusunu içeren zihinsel yapı ve zihinsel topolojiyi oluşturan Kültür GenleriTM, daha soyut ve daha bilimsel olarak algılanıp, Hıristiyanlık ve Hırıstiyanlar yerine, daha sonraki başka bir dönemde, keza kendilerine baskı yaptıklarına inandıkları ya da inanabilecekleri Müslümanlar’a ve İslam’a karşı tezahür eden bir hedef seçimine gelir ya da getirilirse acaba durum nasıl olur ya da olurdu ya da acaba olmuş mudur diye düşünmemiz gerekir. O takdirde, 1492 yılında kaleme alınmış olduğunu gördüğümüz o orjinal metinin mutasyona uğramış şu haliyle karşılaşmamız ya da karşılaşmış olmamız mümkün, hatta muhtemeldir: Osmanlı'ya Uygulanma Tasavvuru “Büyük Baba ve Hahamın tavsiyeleri şunlar: 1. Osmanlı Sultanının seni Müslüman olmaya mecbur ettiğini yazdığına gelince, onun istediğini yap, aksi takdirde daha sonra istesende yapamazsın. 2. Mallarını yağma etme emrine gelince: evlatlarını tüccar yap, onlar da küçük küçük, Müslümanlar’ın mallarını yağmalasın. 3. Canına kastetmek istemelerine gelince, evlatlarını doktor ve eczacı yap, onlar da Müslümanlar’ın canını alsınlar. 4. Sinagoglarını tahrip etmek istemelerine gelince, evlatlarını imam, müftü ve diyanet işleri üyeleri yap, onlar da Müslümanlar’ın camilerini tahrip etsinler. 5. Şikayet ettiğin diğer birçok sıkıntı verici olaya gelince, evlatlarını avukat, hakim ve hukuk adamları olarak yetiştir ve onların devlet işlerini karıştırdıklarını ve Müslümanlar’ı senin boyunduruğun altına sokarak, dünyaya egemen olmanı ve onlardan intikam almanı sağlamalarını izle. 6. Sana verdiğimiz bu öğütlerden sapma, çünkü bunları yaparak, Müslümanlar’ın senin kadar utanç verici durumlara düştüklerini göreceksin ve gerçek güce ulaşacaksın.” Acaba, Osmanlı İmparatorluğu’nun sinsice içeriden çökertilerek yok edilmesi üzerine iyice zor durumda kalan İslam dünyasının çok uzun bir süredir karşı karşıya olduğu nefes alınamaz problemler ve göreceli çözülme bu tarz ve bu tür bir ihanet zincirinin asırlar boyu süregelen tezahürleri sonucu olabilir mi? Acaba bu nefes alınamaz problemler ve göreceli çözülme, barış takiyyeli bir kamuflaj altında hayat süren, hayat sürmesine izin verilen, özel tasarımlı ve son derece gelişkin savaş stratejemlerinin gizlice ve gizliliğe her şeyden fazla önem veren belli bir soy ve ırktaki kadrolar vasıtasıyla düzenli ve sistemli olarak o toplumların içine akıttığı afyon ve zehirin sonucu olabilir mi? Pekiyi, ya tarihteki bir çok devletin ve Osmanlı İmparatorluğu’nun hem kurucusu hem de kalbi olan Türkler? Bu tür bir ihanet ehli ve bukalemunel, gizli bir düşmanla acaba tarihte hiç karşılaşmış mıdırlar? Hatta, acaba bugün de karşılaşıyor olabilirler mi? Ve hatta, acaba, hem tarihte hem de bugün, yönetimini, anahtar kadrolarını, yaşamsal solunum, destek ve dolaşım sistem ve mekanizmalarını, bu tür ihanet stratejemleriyle görünmezce vücut bulan gizli ve sinsi bir düşmana ve onun esas beyni durumundaki uluslararası mel’un bir ahtapota kaptırmış olabilirler mi? Ve acaba böyle bir ihanet dökümanı ve mel’un içeriği, şu an, günümüzde ve hepimizin gözleri önünde, tüm kadrolarıyla, değişik şekil, içerik, uzantı ve takiyyeleri ile hala yürürlükte olabilir mi? Türk'lere ve Türklüğe Uygulanma Tasavvuru Eğer hal böyle ise, Türkler için ya da Türklere karşı yazılmış bir tavsiye mektubu ya da barış takiyyeli savaş kılavuzu acaba şu şeki ve içerikte olabilir miydi, olmuş mudur ya da olur muydu?: “Büyük Baba ve Hahamın tavsiyeleri şunlar: 1. Osmanlı Sultanının seni Müslüman olmaya mecbur ettiğini yazdığına gelince, onun istediğini yap, aksi takdirde daha sonra istesende yapamazsın. 2. Mallarını yağma etme emrine gelince: evlatlarını tüccar yap, onlar da küçük küçük, Türkler’in mallarını yağmalasın. 3. Canına kastetmek istemelerine gelince, evlatlarını doktor ve eczacı yap, onlar da Türkler’in canını alsınlar. 4. Sinagoglarını tahrip etmek istemelerine gelince, evlatlarını imam, müftü ve diyanet işleri üyeleri yap, onlar da Türkler’in camilerini tah-rip etsinler. 5. Şikayet ettiğin diğer birçok sıkıntı verici olaya gelince, evlatlarını avukat, hakim ve hukuk adamları olarak yetiştir ve onların devlet işlerini karıştırdıklarını ve Türkler’i senin boyunduruğun altına so-karak, dünyaya egemen olmanı ve onlardan intikam almanı sağ-lamalarını izle. 6. Sana verdiğimiz bu öğütlerden sapma, çünkü bunları yaparak, Türkler’in senin kadar utanç verici durumlara düştüklerini göreceksin ve gerçek güce ulaşacaksın.” Türkiye Bünyesinde Devam Eden Yapı ve Zihniyet Şimdi, 1492 yılında bu derece güçlü ve organize olduğu anlaşılan İstanbul Yahudiliği’nin, aradan bunca gizli ya da örtülü Yahudi Yüzyılı geçtikten ve dahi kendilerinin de yoğun, sistemli ve bilinçli çalışmalarıyla, coğrafi olarak pek de bir yakınımızda, hatta bizatihi bir zamanlar bir Osmanlı Eyaleti olan ve şehitlerimizin aziz kanlarıyla alınan ve savunulan topraklarda, yeni bir İsrail devleti kurulduktan sonra, bugün, daha az güçlü olduğunu kabul edebilir miyiz? Pekiyi, o takdirde, bu güruhun gerçekte İstanbul’da ve dahi Türkiye’nin tamamında ne kadar daha fazla ve ne kadar daha güçlü olduğunu düşünebilir ya da varsayabilir miyiz? Ya da acaba, belki de bu güruh, tıpkı dünyadaki hemcinsleri ve soydaşları gibi, gizli ve örtülü olarak yürütttükleri, bir dizi, barış takiyyeli savaş stratejemi vasıtasıyla, yanlızca Fatih’in feth ettiği İstanbul’u değil, Türkiye’nin, hem gayrımenkul, hem sermaye, hem de kifayetsiz de olsa, yönetim kadroları itibarı ile, tamamını, büyük ölçüde ele geçirmiş ve turşusunu kuruyor olabilir diye düşünebilir miyiz? Ultra Örgütlü Truva Atı Zihniyeti Yani, külliyen tâbi ve birer truva atı oldukları uluslararası siyonizm güdümünde adım adım gerçekleştirilen Büyük İsrail Projesi olgunlaştırılıncaya dek, Türkiye’yi büyük ölçüde, çok yönlü, ama örtülüce ele geçirmiş olan bu metecessis güruh, aldığı talimatlar doğrultusunda, şehitlerimizin kanlarıyla kurulan ve ayakta tutulan bu ülkeyi ve binlerce yıllık tarihi muhteşem başarılarla dolu fedakar, cefakar ve kahraman bu ulusu, içeriden yok edilişine doğru sinsice ve utanmazca güdüyor olabilir diye kabul edebilir miyiz? İşte, otuz yıldan fazla uluslararası bir birikim, tecrübe ve araştırmanın önemli bir yan ürünü olan bu kitap, bu kritik, hatta hayati soruların cevabını aramakta ve Türkiye’yi her yönüyle hedef alan korkunç bir ihanetin ve gizli bir istilanın derin antolojisini ve binlerce yıllık gizli şifrelerini tarihte ilk kez ortaya çıkarmaktadır. Bu gizli Yahudi Prensliği ve gizli Yahudi Parlamentosu bugün de İstanbul’da gizli ve sinsi varlığını sürdürmekte ve uluslararası Siyonizm’in bir şebekesi, şubesi ve tahsildarı olarak görevini ifa etmektedir. Türkiye’de sözde laiklik kisvesi altında yürütülen İslam alehtarı her faaliyet, darbe ya da darbe girişiminin, her dişe dokunur loca ve sabetay yapılanmasının, her mahut ve malum işveren örgütlenmesinin ve bunların necaset kanal, yayın, gazete, dergi ve lağımsal sözlüklerinin ardında bugün de varlığını sürdüren bu Gizli Yahudi Prensliği ve gizli Yahudi Parlamentosu’nun olduğunu bilmeliyiz. Kamufle İşgal Kadroları ve Sinsi Yok Edişin Algoritmaları Tıpkı yukarıdaki necis dökümanda belirttikleri gibi, dinlerini güya değiştirmiş görünerek ve Türk ve Müslüman isimleri alarak Türk ve Müslüman oldukları görüntüsü vermektedirler ve bu görüntüyü ellerindeki yerli kimliklerle eksiksiz yerine getirerek, evlatlarını keza yukarıdaki gizli yok ediş dökümanında belirttikleri gibi, tüccar, doktor, eczacı, avukat, hakim, savcı, hukukçu, öğretim üyesi, siyasetçi, televizyoncu, gazeteci, bankacı, din adamı, bürokrat, vs. yapmışlar ve bu suretle İslamın, Türklüğün ve Türkiye’nin içeriden yok edilişine gizlice ve gün be gün su taşımaktadırlar.
Yani, külliyen tâbi ve birer truva atı oldukları Uluslararası
Siyonizm güdümünde adım adım gerçekleştirilen Büyük İsrail Projesi
olgunlaştırılıncaya dek, Türkiye’yi büyük ölçüde, çok yönlü, ama
örtülüce ele geçirmiş olan bu mütecessis güruh, aldığı talimatlar
doğrultusunda, şehitlerimizin kanlarıyla kurulan ve ayakta tutulan
bu ülkeyi ve binlerce yıllık tarihi muhteşem başarılarla dolu
fedakar, cefakar ve kahraman bir ulusu, içeriden yok edilişine doğru
sinsice ve utanmazca gütmektedirler. Ama artık bu yılan deliğinin en
sonuna gelinmiştir.
SİYONİZM'İN İÇİMİZDEKİ BU TRUVA
ATLARI TARAFINDAN BAYGIN TUTULAN TÜRKİYE, TÜRKLÜK
ve İSLAM ALEMİ
ARTIK Bİ ZAHMET UYANMALIDIR ! F. Deniz Şar [ F. Deniz Sar ]: SENARYO: İHANET VE KOMPLO - Türkiye'yi Her Yönüyle Hedef Alan Gizli Bir İstilanın Derin Antolojisi ve Binlerce Yıllık Şifreleri, Cultural Genetics™ Press, Kültürel Genetik™ Yayınları, New York, Berlin, İstanbul, 2008, 4 Cilt, 1. Cilt, s. 39-48. 1. F. Deniz Şar [ F. Deniz Sar ]: SENARYO: İHANET VE KOMPLO - Türkiye'yi Her Yönüyle Hedef Alan Gizli Bir İstilanın Derin Antolojisi ve Binlerce Yıllık Şifreleri, Cultural Genetics™ Press, Kültürel Genetik™ Yayınları, New York, Berlin, İstanbul, 2008, 4 Cilt, 1. Cilt, s. 147 - 161.2. F. Deniz Şar [ F. Deniz Sar ]: Tarihi Bir İlk Olarak Konkatanasyon Analizi: Metod, Teknik, Uygulama, Örnek ve Şifreleri, 2 Cilt, Cultural Genetics™ Press, Kültürel Genetik™ Yayınları, New York, Berlin, İstanbul, 2008. 3. F. Deniz Şar [ F. Deniz Sar ]: Kültürel Genetik™ Deşifre - Bağrımızdaki Zehirli Bir Yılanın Kültürel Genetik™ Deşifresi, 4 Cilt, Cultural Genetics™ Press, Kültürel Genetik™ Yayınları, New York, Berlin, İstanbul, 2008. 4. F. Deniz Şar [ F. Deniz Sar ]: Kültürel Genetik™ Soykırım - Sessiz ve Örtülü Bir Yudaizasyonun Binlerce Yıllık Gizli Kod ve Şifreleri, 4 Cilt, Cultural Genetics™ Press, Kültürel Genetik™ Yayınları, New York, Berlin, İstanbul, 2009. 5. F. Deniz Şar [ F. Deniz Sar ]: Sessiz ve Örtülü Yudaizasyon - Sırların Nefes Kesen Rapsodisi: Türkiye'nin ve Dünyanın Sessiz ve Örtülü Yudaizasyonu Projesi, 4 Cilt, Cultural Genetics™ Press, Kültürel Genetik™ Yayınları, New York, Berlin, İstanbul, 2009. 6. F. Deniz Şar [ F. Deniz Sar ]: Gözümüzün Önündeki Piramitler İçimizdeki Siyon Yıldızları, 2 Cilt, Cultural Genetics™ Press, Kültürel Genetik™ Yayınları, New York, Berlin, İstanbul, 2009. 7. F. Deniz Şar [ F. Deniz Sar ]: Gözümüzün Önündeki Piramitler ve İçimizdeki Siyon Yıldızları, 2 Cilt, Cultural Genetics™ Press, Kültürel Genetik™ Yayınları, New York, Berlin, İstanbul, 2010. 8. F. Deniz Şar [ F. Deniz Sar ]: Tarihin ve Bugünün Yeni Yorumu, Cultural Genetics™ Press, Kültürel Genetik™ Yayınları, New York, Berlin, İstanbul, 2010. Ayrıca, F. Deniz Şar'ın aşağıdaki bütün uluslararası yayın ve eserleri: |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Home I İletişim I Kitaplar I Konular I Komplo I Söyleşiler I Bültenler I Konferanslar I Çete Raporları I Haberler I Raporlar I Sözlük |
|
Geri Zekalılara Özel I Psikolojik Savaş Siteleri I Karanlığın Finansörleri I Platforma Giriş Prosedürü I Site Plan I Devam |
|
Kültürel Genetik I Kurumsal Genetik I Cultural Genetics I Corporate Genetics I F. Deniz Sar |
|
Cultural Genetics Technologies I Deşarj™ Televizyonu I Deşifre I Site Plan |
|
Kültürel Genetik™, Kurumsal Genetik™, Cultural Genetics™, Corporate Genetics™, Cultural Genetics Technologies™ ve adı geçen tüm sair isimler, tüm ulusal ve uluslararası telif hakları ve Genel Teorileri ve bu Genel Teorileri oluşturan alt konsept, kavram ve markaları 1980 tarihinden beri Sayın F. Deniz Şar’a ait, her hakkı her ülkede ve her dilde mahfuz, ulusal ve uluslararası telif ve marka yasa, yönetmelik, düzenleme veya teamülleri ile korunmuş markalardır. F. Deniz Şar’ın yazılı izni olmadan, hiç bir şekil, suret ve teknoloji ile ve hiç bir amaç için kullanılamaz, çoğaltılamaz, yorumlanamaz, alıntı yapılamaz ve kopyalanamazlar. Çağdaş, ulusal ve uluslararası telif ve marka yasa, yönetmelik, düzenleme veya teamüllerini zedeleyen aksi tutum ve davranışlar ayrıca ihtar edilmeden kanuni takibata maruz kılınacaktır. © Copyright, F. Deniz Sar, USA, 1980-2096. Her hakkı Tüm dünyada mahfuzdur. All rights are reserved in USA and worldwide. |
|
© Copyright, Dr. Dr. h.c. F. Deniz Şar, 2007-2096. Her hakkı tüm dünyada mahfuzdur. |