DEŞARJ™ | |
Sözlük I Deşifre I Komplo I Panzehir I Video I Söyleşiler I Bültenler I Konferanslar I Çete Raporları I Haberler I Raporlar I Üyelik |
|
Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer'in ve Sair
Önceki Cumhurbaşkanlarının Mason Olup Olmadığı Meselesi Nasıl Da
Arada Kaynadı Gitti veya
• Dr. Dr. h.c. F. Deniz Şar, 14 Ağustos 2007 • |
|
İşlerimizin yoğunluğu nedeniyle, bu tür yazı ve incelemelerimizi ancak vakit bulabildiğimiz ölçüde kaleme alabiliyoruz. Ulusal ve uluslararası arenada hemen her şeyi gören, fark eden, takip eden birimlerimizin raporları anı anına da oluşsa, bunların bir dizi karar aşaması sonucu kamu oyu ile paylaşılma safhasına gelmesi zaman almaktadır. Bu inceleme, rapor ve hazırlıkların yüzde doksanlara varan önemli bir bölümü ise mevcut şu aşamada zaten kamu oyu ile paylaşılmamaktadır. Aziz ve necip Türk milletine yapılan alçak saldırı ve operasyonların ancak sabrımızı en çok taşıranları tarafımızca oluşturulan platformlarda deşifre edilmektedir. Aziz ve necip Türk milletine yapılan alçak saldırı ve operasyonların teşhisi, tesbiti ve nötralize edilmesi esasen ilgili devlet birimlerinin görevi olmalıdır diye düşünmemiz gerekirken, görebildiğimiz kadarıyla, ilgili devlet birimleri diye nitelendirilmesi gereken üniteler, aldıkları ve her nedense sürekli arttırılan maaşlarına rağmen, kanımızca bu görevlerini çok uzun zamandır yerine getirmemekte, dolayısı ile maruz bulunulan tehlikelerin her geçen gün daha da büyümesine seyirci kalmaktadırlar. Bu müthiş ihmal ve umursamazlıklar dizisinin en üst kademelere kadar intikal ettiği, hatta belki de oralardan kaynaklandığı, şeytanın gör dediği türden son derece sensitif bulgularımız arasındadır. Bila istisna her gün, özellikle de, alenen ele geçirdikleri basın ve medya kurum, birim ve enstrumanlarının desinformatif maksatlarla kullanılması suretiyle, iç ve dış ihanet odakları tarafından aziz ve necip Türk milletinin kalbine, imanına, hayatta kalma reflex ve yeteneklerine yönelik yüzlerce gizli veya örtülü operasyon düzenlenmekte, bunların ya da bunlarla ilgili odakların ise hemen hiç biri, Türk ve mutlaka salih Müslüman olması gereken ama muhtemelen olmayan birimler tarafından nötralize edilmemekte, bu ihanet odaklarına, ertesi günkü ve bir sonraki operasyonlar dizisi için alenen fırsat ve imkan verilmektedir. Aziz ve necip Türk milleti de, tarihteki bu son Türk devleti de tehlikededir ve o tehlikenin esas nedenleri, yayılmaya çalışılan intibaların aksine, bambaşka neden ve mercilerden kaynaklanmaktadır. Hiç uyumayan, üzerinde hiç güneş batmayan ve mütemadiyen düşünen birimlerimiz bilinen ve bilinmeyen her şeyin farkındadır ve şimdilik bu kepazelikler dizisini aziz ve necip Türk milleti adına izlemeye devam etmekle iktifa etmektedir. Türk tarihinin derinliklerinden soluyan binlerce yıllık simgesel bir Ateşkurt™'un nefesi, Türk'lerin ve tarihteki bu son Türk devletinin içerdeki ve dışardaki gizli ve açık tüm düşmanlarının ensesindedir ve o ihanet odaklarının yapacağı en doğru şey, tarihteki gemilerine binip, geldikleri yere geri dönmek veya tövbe istiğfar ederek yeni bir hayata başlamaktır. Kimbilir, belki daha sonra bir daha buna fırsatları kalmayabilir: Cumhurbaşkanlığı ile ilgili seçim sürecinde, Savunma Bakanımız Sayın Vecdi Gönül tarafından söylenen sözler hala hatrımızda. Bir daha hatırlayalım bakalım: Ne demişti Savunma Bakanımız Sayın Vecdi Gönül, Cumhurbaşkanlığı ile ilgili seçim sürecinde, Sayın Abdullah Gül'ün son derece haklı ve meşru görülmesi gereken adaylığının kesinleştiği aşamada? Savunma Bakanımız Sayın Vecdi Gönül o gün mealen şöyle demişti: "Abdullah Gül Cumhurbaşkanı seçildiği takdirde, kendisi Mason olmayan ilk Cumhurbaşkanı olacaktır." Uups; işte Pandora'nın Kutusunu açan ve Alice Harikalar Diyarında ya da Ali Topu At türünden damardan dayatma tarih ezberini tümden ve bir anda bozan sihirli an. İşte, ortada sahipsiz duran kirli bir bal kabağını, Kül Kedisi'nin beyaz atlı arabasına dönüştüren tılsımlı dokunuş. İşte, Cumhuriyet Tarihinin belkide en önemli cümlesi. Ama her ne hikmetse, bu önemli cümle, muhtemelen Cumhurbaşkanı adayı Sayın Abdullah Gül'ü yıpratma potansiyeli içeriyor zannedilerek, gerçekten de bir iki gün kadar basında temcit pilavı gibi gezdirildi, ama sonra, muhtemelen içeriğinin doğru olduğuna, Cumhurbaşkanı adayı Sayın Abdullah Gül'ü yıpratma potansiyeli taşımadığına, hatta Pandora'nın Kutusunun açılmaması gerektiğine kanaat getirilerek, tiynetini iyi bildiğimiz, kıçına piramit batasıca gizli bir el tarafından, sanki silgi ile silinirmiş gibi, itirazsız ve tartışmasız, alel acele gündemden uzaklaştırılarak, yerini tabii ki her zamanki kırmızı manken donuna bıraktı. Bunca zaman, esas işi Türban, Laiklik ya da G-String türü konuların hedef saptırıcı istismarı olduğunu bildiğimiz bizim kerameti kendinden menkul köşebent kıytırıkzadelerimizden biri ya da birkaçı çıksın da, şu konuyu bir irdelesin diye bekledik. Ama anlaşılan, onlar irdeleme değil de istismar üzerine kurulu Beberuhi tarzı varlık düzenlerinde, özellikle de kimse o robotik düğmelerine basmadığı müddetçe, tıpkı suni teneffüsle yaşatılan bitkiler gibi, hayatlarından pek bir memnundurlar ve ıkınmaları istenmek suretiyle rahatsız edilmeyi arzu etmemektedirler. Esasen onlara da fazla kızmamamız gerekmektedir, çünkü bu trajik durum onların görev tanımları itibarıyla böyledir. Desinformasyon ya da hedef saptırma amaçlı trivial gak guklardan oluşan mahut görev tanımlarının dışına çıkmaya bir an dahi olsa cüret edip, kifayet edemeyecek dahi olsa, ezberi bozmaya heveslenen böyle biri, süratle, kurulu ve yüzyıllar öncesinden kurgulu bu mahut ihanet çarkından ustaca dehlenecek ve daha ne olup bittiğini dahi anlamadan çantası eline verilecektir. İşte piyonluk böyle bir meslektir. Ama tabii, bizim esas ve ana meselemiz, mahut truva atlarının ve gün be gün aziz ve necip Türk milletinin bağrına akıtılan zehirin nötralize edilmesi yanısıra, binlerce yıl ötesinden uzanarak o temsili ve teslimiyetci, bireysel ve kurumsal truva atı düğmelerine basmaya cüret eden ve bunu yapmaya devam edebileceğini zanneden yok edilesi eller iledir. O halde, aziz ve necip Türk milleti için önemli bir tehdit içerdiğine inandığımız Pandora'nın Kutusundan çıkan bu tılsımlı cümle ve ihtiva ettiği anlamlar ile biraz daha yakından ilgilenmemiz gerekir: Ne demişti Savunma Bakanımız Sayın Vecdi Gönül o gün: "Abdullah Gül Cumhurbaşkanı seçildiği takdirde, kendisi Mason olmayan ilk Cumhurbaşkanı olacaktır." 1. Şimdi, doğru olduğunu var saydığımız takdirde, bu ifade, bir kere, Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer'in bir Mason olduğunu ilan etmektedir. Pekiyi, Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer gerçekten bir Mason mudur, yoksa değil midir, kendisi çıkıp bunu bir basın toplantısı ile açıklamalıdır. Kendisinin görev süresinin bitimi buna bir engel değildir. Basın toplantısını görev süresi bittikten sonra da, bitmeden de yapabilir, ama mutlaka yapmalıdır. Görevi süresince, Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer, Çankaya'da bir Mason olarak mı oturmuştur? Bu ifade üzerinden aylar geçmesine rağmen, kırmızı ışıklarda duran Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer, neden çıkıp ta bununla ilgili bir açıklamayı Türk milletine yapmamıştır? Bununla ilgili bir basın toplantısı, ya da en azından bir basın açıklaması neden hala yapılmamıştır? Bu, evet, ben Masonum, ama gizli kalmasını istiyorum mu demektir? Pekiyi, demokrasi ile idare edildiği söylenen bir ülkede, bir Cumhurbaşkanının, ya da sair herhangi bir devlet görevlisinin buna hakkı var mıdır? Böyle bir şey olabilir mi? Pekiyi, Türk milletinin çoğunluğu acaba neye ve kime hizmet ettiği artık gayet iyi bilinen bir Mason'u Cumhurbaşkanı olarak istemekte miydiler, ya da bilselerdi isterler miydi? Eğer bu böyle ise, niye kırmızı ışıklarda durmayı tercih eden biri tarafından daha önce aziz ve necip milletimize açıklanmadı? Pekiyi, bunu istihbarat birimleri de mi bilmemekteydiler, yoksa bu atamanın yürürlüğe konmasına müdahil olan bütün taraflar da mı Mason'dular da bunu açıklayamadılar? Yani, bu güne kadarki bütün Cumhurbaşkanları Mason'dular da bunu bilen tüm ilgili ve görevliler bunu normal mi karşıladılar? Ya da, bu Türk Milletini ilgilendirmez, ona soran mı oldu diye mi düşündüler? Aziz milletimizden toplanan vergiler ve milletimizin feda ettiği kan ve candan müteşekkil devletimizin gücü ve varlığı bu haklı soruları aziz ve necip milletimize çok görüyor olabilir mi? Ya da acaba, burada aziz ve necip milletimizin yönetimi, uzunca bir zamandır kerameti kendinden menkul bir takım kıytırıkzadeler tarafından kendinden kaçırılıyor olabilir mi? Tüm bu soruları sormaya ve cevaplarını istemeye aziz milletimizin hakkı vardır ve Türk Milleti şimdi bunu talep etmektedir. Tüm bu soruların cevapları behemehal ve en açık şekliyle verilmelidir. 2. Pekiyi, Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer eğer bir Mason ise, malum ve mahut biladerler tarafından ne zaman Mason'laştırılmıştır? Yani, Cumhurbaşkanı olmadan önce mi, sonra mı? Pekiyi, öte yandan, Mason'luk bir Kanarya Sevenler Derneği olmadığına göre bu bir suç teşkil etmemekte midir? Ayrıca, Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer, Cumhurbaşkanı olmadan önce bir manifaturacı, karikatürist ya da muhasebeci değil, bir yargı mensubuydu. Eğer, Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer, Cumhurbaşkanı olmadan önce Mason idiyse, o takdirde yargı mensupları içinde de mi Mason'lar var demektir bu? Pekiyi, hal böyle ise, bunun mahsurları yok mudur? Yani, yargı mensuplarının her türlü etkiden uzak ve tarafsız olması, bunun sağlanması ve tesis edilmesi gerekmemekte midir? Eğer varsa, içinde Mason'ların olduğu bir yargıya ne kadar güvenilebilir? Ayrıca, yargıda gözlemlenen eksikler, yanlışlar ve yandaşlıklar, acaba bu yüzden mi vardır? Mason'luk, Ulusal ve Uluslararası Siyonizm'in kendi amaçlarına, tercihan Musevi kökenli, ya da bunu ihtimamla gizlemeye çalışan bir eleman devşirme oturgaçlı götürgeçi olduğuna göre, Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer'in Mason olup olmadığı ve eğer Mason ise, hangi kariyer aşamasında Mason'laştırıldığı ve dolayısı ile, kendisinin kaç senedir ve hangi dereceden Ulusal ve Uluslararası Siyonizm tarafından devşirilmiş bir eleman olduğu sorusu, mutlaka yanıtlanarak açığa çıkarılmalıdır. Eğer hal böyle ise, kendisi hangi gizli ya da açık locaya kayıtlı idi, kime bağlı çalışır idi ve başkalarından dolaylı ya da dolaysız olarak talimat alır mıydı, bunlar da açıklanmalı, aziz ve necip Türk milletinin tüm bu konularda gerçekleri öğrenmesi sağlanmalıdır. Konu gizli localara gelmişken, Türkiye'yi saran başka hangi gizli locaların olduğu, bunlara kimlerin kayıtlı olduğu ve bunların hangi örtülü amaçlar doğrultusunda, nasıl ve nerelere bağlı olarak faaliyet gösterdiği gibi konular da açıklanmalıdır. Yani, yönetimini aziz ve necip Türk milleti'nin elinden ve bilincinden kaçıran Ulusal ve Uluslararası Siyonizm, adaleti de mi bu fedakar ve cefakar milletin gözü önünde katletmektedir? Öyle ise, acaba, muhtemel masonik kıytırıkzadeler tarafından yönetilen bir takım mahkeme celselerinde, bu nedenle mi celse tutanakları kasıtlı olarak yanlış ve eksik tutulmakta ve sürekli olarak esasen Türk olmayan ama ihtimamla Türk ve Müslüman kimliği altına gizlenmeye çalışan bukalemunel bir başka ırkın mensuplarına doğru yontulmaktadır? Yoksa bu nedenlerle mi, tüm bunları ortaya çıkaran, deşifre eden vatanperverler hakkında, bu masonik yılanzadeler tarafından, tarihin derinliklerinden gelen dönme bilader sobe alışkanlıklarıyla ve utanmazca deli raporları alınmaya çalışılmaktadır? Bu ihanetin çok ağır bir bedelinin olmadığı zannedilerek, bu cefakar ve fedakar milletin sabrı mı denenmektedir? Yani, o takdirde, Ulusal ve Uluslararası Siyonizmin piyonluk görevini ifa etmek üzere Mason'laştırılmış bir takım truva atları, Türk'lerin kendi ülkesinde, onlara karşı işleyen ve hileli bir takım zarlarla, onlardan haksızca kan, can ve mülkiyet transfer eden bir kafir düzen mi oluşturmuşlardır? 5. Savunma Bakanımız Sayın Vecdi Gönül'ün açıklaması, Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer'den önceki sair tüm Cumhurbaşkanlarının da Mason olduklarını, dolayısı ile Ulusal ve Uluslararası Siyonizm'e hizmet eden birer görevli olduklarını ima etmektedir. Bu husus mutlaka tüm devlet birimleri tarafından en ince ayrıntısına kadar açıklanarak, aziz ve necip Türk Milleti'ne bu muhtemel ihanetin hesabı verilmelidir. Yani, başka bir değişle, yukarıda sıraladığımız tüm bu hayati sorular ve aranılan cevapları, bundan önceki sair tüm cumhurbaşkanları ile ilgili olarak da açığa çıkarılmak ve cennetten kovulan yılanlar kadar, kurdun ve kuşun da duyacağı kadar yüksek bir sesle bu asil milletin tüm evlatlarına açıklanmak zorundadır. Acaba bu nedenle mi Tarihteki bu son Türk Devleti adım adım yok olma aşamasına gelmiştir? Yoksa, devleti işgal eden bu Masonik oturgaçlı götürgeç, ya da sabataycı veya sair dönme takiyecisi bir takım gizli yahudi çeteler tarafından adım adım yok olma, ya da alenen yok edilme aşamasına bilinçli olarak mı getirilmiştir? Aziz ve necip Türk Milleti bu hayati soruların en doğru ve en açık cevabını mutlaka, ama mutlaka ve çok geç olmadan bilmek istemektedir. Eğer, gerçekten varsa, bu gizli istilanın Mevcut Tüm Devlet birimleri içindeki yapılanması, kadroları ve envanteri tam olarak nedir, kimlerdir, nasıldır; bunlar behemehal açıklanmalı, akabinde ise tüm nötralizasyon çalışmaları başlatılarak sonuçlandırılmalıdır. Aziz ve necip Türk milleti behemehal bunu talep etmektedir ve mümkün olan en kısa sürede ise sonuçlarını beklemektedir. 6. Cevaplarını uzun zamandır çok iyi bildiğimiz, ama işgal altındaki devletimizin kendisinin aziz ve necip Türk Milletine açıklamasını istediğimiz tüm bu sorular, bu kadarla bitmemekte, hatta daha yeni başlamaktadır: Bundan önceki Cumhurbaşkanları arasında, bir takım eski Parti Başkanları, askerlikten ayrılan eski Komutanlar, Darbeciler ve hatta bu cumhuriyetin kurucuları vardır. Yani, bunların hepsi mi Mason du? Yani pekiyi, acaba, mesela 12 Eylül 1980 'de darbe olduğu haberi Amerikan Başkanı Sayın Carter'a iletildiğinde, bu nedenle mi kendisine, rivayete göre, darbenin menşei ile ilgili olarak "our boys" ya da "bizim çocuklar" şeklinde bir ibare ile bilgi verilmişti? Çünkü, biliyoruz ki, Sayın Carter da, sair tüm Amerikan Başkanları gibi Mason'du. Yani acaba, bizim darbeciler de Mason oldukları için mi, Amerika'daki bu, genelde gizli yahudi olduğunu bildiğimiz masonik amcalar, kendilerine "bizim çocuklar" tarzında hitab edebilme cesaret ve cüretini gösterebilmişti? Yoksa, o mahut ve meşhum darbe de, tıpki diğerleri gibi, zaten bu tür bir takım gizli ilişki ve nedenler üzerine mi bina edilmişti? Yani, pekiyi, o takdirde, söz konusu şu gizli localar, yoksa hakikaten buralara kadar uzanmakta, kanını ve canını her fırsatta tarihteki bu son devleti için feda etmekten kaçınmayan aziz ve cefakar Türk milletinden, gerçekler bir kez daha kediye yüklenip kaçırılmakta mıydı? Haydi bir an için, Sayın Süleyman Demirel'i biliyoruz, ya da bildiğimizi zannediyoruz diyelim; yani, pekiyi, o zaman Sayın Turgut Özal da mı Mason'du? Yani, pekiyi, o zaman, şu meşhur ve daha sonra da pek kolayca dehleyemediğimiz ve PKK'ya silah ve mühimmat dağıtırken görüntülenen Çekiç Güç de acaba, böyle bir gizli planın parçası olarak mı, Amerika'lıları dahi şaşırtan bir "açık fikirlilikle" ve dahi neredeyse bando mızıka eşliğinde, doğudaki son derece kritik bir bölgeye hakimiyet ve denetim sağlayan inlerine yana yakıla davet edilmişti? Pekiyi, tüm bunlar doğruysa, ya tüm bu masonik biladerliğin ve enfiltrasyonun, tüm bu kayıt dışı yönetim çabasının; senelerdir süren, ya da sürdürülmeye çalışılan özelleştirtirilmelere, serbest piyasa takiyyesi ile kamufle edilen miğde bulandırıcı pazaristan tekelleşmelerine, yok edilen ve yok edilmeye çalışılan Türk işletmelerine, yapılan ve yapılmayan ihalelere, yarım kalan, ya da tamamlanmamış görünen piramitlere, otuz-kırk bin kişiye iş verdiğini iddia eden, ama muhtemelen otuz-kırk milyon insanı işsiz ve aşsız bırakan, devlet eli ile zenginleştirilmiş, dönme takiyyecisi bir takım holding müsveddelerine, verilen ve verilmeyen teşviklere, banka denetim ve hortumlanmalarına ve kocaman, aziz ve cefakar Türk milletinin uzun yıllar boyu alenen afyonlanmasına olan ağır etkileri nelerdir, ya da neler olmuştur? İşte, aziz ve necip Türk milleti, tüm bunları ve hatta çok daha fazlasını, ciddi olarak ve derinlemesine merak etmekte, tüm bu hayati sorulara, en detaylı şekliyle behemehal cevap beklemektedir. Artık, Pandora'nın Kutusu açılmış, Alice Harikalar Diyarından kovulmuş, Ali ise Topu Atmamaya karar vermiştir. Evet, oyun çok fena halde bozulmuştur ve Türk milleti, tüm bu hayati soruların en açık cevaplarını istemekte ve bunda diretmektedir. Artık, Kül Kedisi'nin beyaz atlı arabası, şimdiye kadarki yorgun ve müzmin bal kabağının yerini almıştır.
Şişeden çıkan bu cini, yeniden
o binlerce yıllık şişenin içine tıkmak, artık mümkün değildir.
Dr.
Dr. h.c. F.
Deniz
Şar :
" SİYONİZM'İN
ULUSLARARASI MERKEZLERİ
VE
İÇİMİZDEKİ TRUVA
ATLARI TARAFINDAN BAYGIN TUTULAN TÜRKİYE, TÜRKLÜK
ve İSLAM ALEMİ
ARTIK Bİ ZAHMET UYANMALIDIR ! " 1. F. Deniz Şar [ F. Deniz Sar ]: SENARYO: İHANET VE KOMPLO - Türkiye'yi Her Yönüyle Hedef Alan Gizli Bir İstilanın Derin Antolojisi ve Binlerce Yıllık Şifreleri, Cultural Genetics™ Press, Kültürel Genetik™ Yayınları, New York, Berlin, İstanbul, 2008, 4 Cilt, 1. Cilt, s. 147 - 161.2. F. Deniz Şar [ F. Deniz Sar ]: Tarihi Bir İlk Olarak Konkatanasyon Analizi: Metod, Teknik, Uygulama, Örnek ve Şifreleri, 2 Cilt, Cultural Genetics™ Press, Kültürel Genetik™ Yayınları, New York, Berlin, İstanbul, 2008. 3. F. Deniz Şar [ F. Deniz Sar ]: Kültürel Genetik™ Deşifre - Bağrımızdaki Zehirli Bir Yılanın Kültürel Genetik™ Deşifresi, 4 Cilt, Cultural Genetics™ Press, Kültürel Genetik™ Yayınları, New York, Berlin, İstanbul, 2008. 4. F. Deniz Şar [ F. Deniz Sar ]: Kültürel Genetik™ Soykırım - Sessiz ve Örtülü Bir Yudaizasyonun Binlerce Yıllık Gizli Kod ve Şifreleri, 4 Cilt, Cultural Genetics™ Press, Kültürel Genetik™ Yayınları, New York, Berlin, İstanbul, 2009. 5. F. Deniz Şar [ F. Deniz Sar ]: Sessiz ve Örtülü Yudaizasyon - Sırların Nefes Kesen Rapsodisi: Türkiye'nin ve Dünyanın Sessiz ve Örtülü Yudaizasyonu Projesi, 4 Cilt, Cultural Genetics™ Press, Kültürel Genetik™ Yayınları, New York, Berlin, İstanbul, 2009. 6. F. Deniz Şar [ F. Deniz Sar ]: Gözümüzün Önündeki Piramitler İçimizdeki Siyon Yıldızları, 2 Cilt, Cultural Genetics™ Press, Kültürel Genetik™ Yayınları, New York, Berlin, İstanbul, 2009. 7. F. Deniz Şar [ F. Deniz Sar ]: Gözümüzün Önündeki Piramitler ve İçimizdeki Siyon Yıldızları, 2 Cilt, Cultural Genetics™ Press, Kültürel Genetik™ Yayınları, New York, Berlin, İstanbul, 2010. 8. F. Deniz Şar [ F. Deniz Sar ]: Tarihin ve Bugünün Yeni Yorumu, Cultural Genetics™ Press, Kültürel Genetik™ Yayınları, New York, Berlin, İstanbul, 2010. Ayrıca, F. Deniz Şar'ın aşağıdaki bütün uluslararası yayın ve eserleri: |
|
|
|
Home I İletişim I Kitaplar I Konular I Komplo I Söyleşiler I Bültenler I Konferanslar I Çete Raporları I Haberler I Raporlar I Sözlük |
|
Geri Zekalılara Özel I Psikolojik Savaş Siteleri I Karanlığın Finansörleri I Platforma Giriş Prosedürü I Site Plan I Devam |
|
Kültürel Genetik I Kurumsal Genetik I Cultural Genetics I Corporate Genetics I F. Deniz Sar |
|
Cultural Genetics Technologies I Deşarj™ Televizyonu I Deşifre I Site Plan |
|
Kültürel Genetik™, Kurumsal Genetik™, Cultural Genetics™, Corporate Genetics™, Cultural Genetics Technologies™ ve adı geçen tüm sair isimler, tüm ulusal ve uluslararası telif hakları ve Genel Teorileri ve bu Genel Teorileri oluşturan alt konsept, kavram ve markaları 1980 tarihinden beri Sayın F. Deniz Şar’a ait, her hakkı her ülkede ve her dilde mahfuz, ulusal ve uluslararası telif ve marka yasa, yönetmelik, düzenleme veya teamülleri ile korunmuş markalardır. F. Deniz Şar’ın yazılı izni olmadan, hiç bir şekil, suret ve teknoloji ile ve hiç bir amaç için kullanılamaz, çoğaltılamaz, yorumlanamaz, alıntı yapılamaz ve kopyalanamazlar. Çağdaş, ulusal ve uluslararası telif ve marka yasa, yönetmelik, düzenleme veya teamüllerini zedeleyen aksi tutum ve davranışlar ayrıca ihtar edilmeden kanuni takibata maruz kılınacaktır. © Copyright, F. Deniz Sar, USA, 1980-2096. Her hakkı Tüm dünyada mahfuzdur. All rights are reserved in USA and worldwide. |